Blog

Neden Kanatlı Probiyotiği?

Probiyotikler veya faydalı bakteriler, tavuk ve diğer kanatlı türlerinin sağlığını, performansını ve büyümesini desteklemek için genellikle kümes hayvanı yemlerine veya içme sularına eklenir.

 

Bu, stabil bağırsak bakterilerinin henüz yerleşmemiş olduğu genç hayvanlarda özellikle önemlidir. Yeme veya içme suyuna probiyotikler eklenerek bağırsakta yararlı bakterilerin bulunması sağlanır ve bu da patojen kolonizasyonunun kapsamını azaltır (Nurmi ve Rantala, 1973).

 

Kanatlı probiyotikleri veya doğrudan besleme mikrobiyalleri (DFM), diyetlere dahil edilebilen canlı mikroorganizmalardır ve aşağıdakileri gerçekleştirirler:

BAĞIRSAĞI FAYDALI BAKTERİLERLE DOLDURUR

GASTROİNTESTİNAL SİSTEM İÇİNDEKİ KOŞULLARI DÜZENLER

 

Kanatlı probiyotikleri, herhangi bir patolojik bozukluğa neden olmayan ve enterik mikrobiyota dengesini destekleyen canlı mikroorganizmalardır (Ohimain ve Ofongo, 2012). Enterik epitel ve mukozal bağışıklığın işlevini optimize eden, enterik patojenlerin girişine karşı önemli bir ilk savunma hattı olan canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanırlar (Fagarasan, 2006). Kanatlı probiyotiklerinin tanımı hakkında daha fazla bilgi edinmek için  videomuzu izleyebilirsiniz.

Faydalı bakterilerin hayatta kalmasını desteklemek için prebiyotikler probiyotiklerle birlikte veya tek başına kullanılabilirler. (lawka ve diğerleri, 2017).

Sinbiyotikler, sinerjik ve kombine olarak çalışan probiyotikler ve prebiyotiklerden oluşur, bu bileşikler birbirlerinden faydalanır ve biyolojik aktivitelerini geliştirirler (lawka ve diğerleri, 2017).

Sinbiyotikler; hayvanları olumsuz etkileyen mide sorunlarının etkisini (Kabir SML, 2004) ve aynı zamanda büyüme destekleyicisi olarak antibiyotik kullanımını azaltmak için yararlı bir bilimsel gelişmedirler.

 

Kanatlılar için probiyotik uygulamaları

YEM

İÇME SUYU

PELETLEME SONRASI VEYA EKSTRÜZYON

Probiyotikler ve sinbiyotikler yem veya içme suyu (çözünür) uygulamasıyla sürülere verilebilir. Peletleme sonrası uygulama da mümkündür.

 

Ticari probiyotik kategorileri

Şu anda, küresel olarak temin edilebilen bir dizi probiyotik ürün bulunmaktadır. Bu ürünler birkaç kategoriye ayrılır:

  • Tek suş
  • Çoklu suş
  • Çoklu suş /çoklu tür
  • nbiyotik ürünler.

Ayrıca birkaç çok-cinsli ürün mevcuttur, ancak yetiştirme ve stabilizasyonun karmaşıklığı nedeniyle bu ürünler nadirdir. Tablo 1, kullanılan başlıca probiyotik bakteri türlerine genel bir bakış vermektedir. Çeşitli probiyotik türlerin etki biçimleri; patojenlerin rekabetçi dışlanması dahil olmak üzere performans geliştirme ve bağırsak sağlığı iyileştirmeleri arasında farklılık gösterir.

 

Bakteri tehdidi

Salmonella, Clostridium, Escherichia colive gibi fırsatçı mikroorganizmalar;  yalnızca bağırsak bütünlüğünü değil, aynı zamanda hayvanların genel fizyolojisini de bozan kronik mukozal enterik hasara neden olma kapasitesine sahiptirler.  Bu mikroorganizmaların salgını, enterik epitel hücrelerinin tahrip edilmesi, besin sindiriminde azalma ve emilim kapasitesi gibi çeşitli sonuçlar doğururlar (Kaldhusdal ve diğerleri, 2001). Ayrıca Salmonella, E. colive Campylobacterkarkas kontaminasyonu sadece kümes hayvanlarında değil insanlarda da enterik bozukluklara neden olan negatif bakterilerdir.

 

Salmonella

Salmonella enfeksiyonu ( salmonelloz), yalnızca kanatlıların sağlığını ve performansını etkileyerek önemli bir ekonomik kayıplara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda insan sağlığı açısından da küresel bir endişe yaratır.(Uzzau ve diğerleri, 2000).

İnsan sağlığı ile ilgili en önemli  endişelerden biri, insanlarda enfeksiyon prevalansını azaltmaktır (Cianflone, 2008). İnsanlarda Salmonella enfeksiyonunun yaygın bir kaynağı da ticari yumurta ve kanatlı eti ürünleri tüketimidir. Kontamine yumurta tüketiminin en önemli enfeksiyon kaynaklarından biri olduğunu belirleyen kanıtlar vardır (Dhillion ve diğerleri, 2001).

Sofralık yumurtalar, yumurta oluşumu sırasında enterik translokasyon yoluyla kontamine olabilir, yumurtaya üreme yolu ve transovarik yolla ulaşabilir (Gantois ve diğerleri, 2009). Kanatlı karkasları da ayrıca bakterilerin gastrointestinal sistem yoluyla translokasyonu ile veya işleme tesisinde çapraz kontaminasyonla kontamine olabilir.

Salmonella ince bağırsağın lümenine girdiğinde, kısa bir inkübasyon süreciyle ve kontrol edilmezse sistemik bir enfeksiyonla akut bir enterite neden olabilir (Howard ve diğerleri, 2012). Bu bakteriler, enterik epitel hücrelerinden geçerek hücre tabakasını tahrip eder ve enzim üretimi, mukus salgısı ve besin emilimi gibi enterik yüzeyde devam eden fizyolojik süreçleri olumsuz etkiler. Salmonella yayılımını önlemek için aşı uygulamaları, kemirgen kontrolü, hayvansal protein kaynakları kontrolü ile organik asitlerin (Heres ve diğerleri, 2004), probiyotiklerin (Tellez ve diğerleri, 2001) ve diğer yem katkı maddelerinin yemlere dahil edilmesi gibi birçok strateji uygulanmaktadır.

Salmonella Enteritidis Kaynak: Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü (NIAID)

Sinbiyotikler ve Salmonella kontrolü

Salmonella enfeksiyonu; konakçı epitel hücrelerini yok eder, iltihaplanma süreçlerini teşvik eder ve böylece  sindirim ve emilim bozukluklarına yol açar. Probiyotikler, hayvanlarda Salmonella çoğalımını azaltmak için yararlı bir araçtır (Tellez ve diğerleri, 2012), Salmonella çoğalımınn azaltılması; bağışıklık tepkisinin düzenlenmesi, rekabetçi dışlama ve farklı türde metabolitlerin üretimi gibi mekanizmalar yoluyla sağlanır (Lawley ve Walker, 2013). Bu biyolojik etkiler değişkenlik gösterir ve probiyotik bakteri türüne, tür sayısına ve konakçıya sunulan yararlı mikroorganizmaların konsantrasyonuna özgüdür (Lutful Kabir, 2009).

Probiyotiklerin (Dalloul RA, 2005) bağışıklık tepkisi modülasyon kabiliyetinin Salmonellanın neden olduğu enterik hasarı azalttığı kanıtlanmıştır (Lin ve diğerleri, 2008), bu enterik hasar azaltımı, NF-κB bitişi gibi sitokin salgılanmasının düzenlenmesi ile gerçekleştirilir. Anti-enflamatuar sitokin IL-10 üretiminin artması (Moreno de LeBlanc ve diğerleri, 2011). Ek olarak, probiyotiklerin rekabetçi dışlama aktivitesi, enterik bütünlüğü koruyan Salmonella kolonizasyonunu önleyerek epitel hasarını önler (Corrier ve arkadaşları 1994, Mead, 2000).

Aynı zamanda sağlıklı enterik epitel uzun villuslar geliştirilerek( Borsoi ve diğerleri, 2011), daha iyi besin emilimi (Shang ve diğerleri, 2015), gelişmiş enzim salgısı ve  besinlerin aktif ve pasif  olarak taşınması,  kısaca  daha iyi bağırsak bütünlüğü sağlanır.  Alternatif yem katkı maddeleri; yararlı enterik mikrobiyota, enterik epitel morfolojisi (Aliakbarpour ve ark. 2012), bağışıklık fonksiyonu ve performans parametrelerinde (Panda ve ark., 2008)  olumlu etkiler göstermiştir.

Bu alternatif yem katkı maddelerinden biri de Salmonella aşılama programlarının güçlendirdiği, kanıtlanmış probiyotiklerdir (Davies ve Breslin, 2003; Patterson ve Burkholder, 2003). Bağırsakta faydalı bakterilerin oluşumu gerçekleştiğinde, bağışıklık sistemi hazırlanır ve anti-enflamatuar yollar etkinleştirilir. Sonuç olarak, artan kan akışı, hücre savunma göçü, epitel onarımı ve diğer önemli metabolik süreçler için yatırım yapılan enerji ve diğer besinler, genel performansın artmasına destek olabilirler(Pender CM, 2016).

 

Koksidiyoz

Bazı parazitler enterik ve fizyolojik bozukluklara neden olabilir, sistemik disfonksiyonu veya patojenler ve fırsatçı bakterilerle sinerjileri tetikleyebilir (Chapman HD, 2002). Koksidia, kanatlı tesislerinde yaygın olarak bulunan bir parazittir, bu parazit epitel hücrelerini yok eder ve fırsatçı mikropların çoğalmasını kolaylaştırır (Dalloul RA, 2005). .

Epitel hücrelerinin yok edilmesi, bağırsak geçirgenliğini etkileyen, sindirim enzimlerinin salgılanmasını ve besin maddelerinin emilimini azaltan önemli mukoza yapılarını parçalamaktadır. Bir teoriye göre Koksidiayı diğer mikroorganizmaların çoğalması için yatkınlık faktörü olarak konumlandıran, Koksidia ve Clostridium arasındaki etkileşim ve sinerjidir (Stringfellow K, 2011), (Pedersen ve diğerleri, 2008).

Eimeria döngüsü enterositleri yok eder (Williams, 2005), plazma proteinlerinin gastro intestinal sistemin (GIT) lümenine sızmasına neden olur (Van Immerseel ve diğerleri, 2004), bu serbest protein Clostridium arafından bir besin kaynağı olarak kullanılır. Öte yandan, Eimeria hasarının tetiklediği iltihaplanma süreci, aynı zamanda Clostridium büyümesi için bir besin kaynağı olan mukus salgılanmasını uyarır (Collier ve diğerleri, 2008).

Clostridium, gastrointestinal sistemin lümeninde çoğaldığında, bu bakteriler, enterositlerin dış matrisini ve hücre içine yerleştirilen yapısal proteinleri açığa çıkaran glikolitik enzimler üretebilir (Olkowski ve diğerleri, 2008). Clostridium bu yapılara ulaştığında, hücre dışı matris moleküllerine yapışır; bu belki de en önemli hastalık oluşturma faktörüdür (Wade ve diğerleri, 2010). Bu sorunlardan bazıları klinik semptomlarla temsil edilmemektedir. Bununla birlikte, ekonomik etkileri açısından subklinik salgınlar olarak ortaya çıktıklarında  daha da sorunlu hale gelirler (Dahiya ve diğerleri, 2006).

 

Sinbiyotikler ve koksidiyen salgınının kontrolü

Bağışıklık modülasyonu (Cox CM, 2015), rekabetçi dışlama (Ohimain ve Ofongo, 2012) ve mukozal bütünlüğün iyileştirilmesi (Dalloul RA, 2003), koksidianın olumsuz sonuçlarını azaltır. Gastrointestinal sistemdeki ookistlerin neden olduğu hasarın yukarı regülasyonu, proinflamatuar sitokin ekspresyonunun aşağı regülasyonu nedeniyle görülür, proinflamatuar sitokinlerin aşağı regülasyonu, probiyotiklerden türetilen etki tarzının sonucudur. Sonuç olarak hayvanlarda koksidia kaynaklı epitelyal hasara neden olan etki düzeltilmiş olur.

Sinbiyotikler, mukus üretimini artırıp bağırsak bütünlüğünü güçlendirerek (Ritzi MM, 2014) patojenik ve faydalı bakteriler arasındaki mikrobiyota dengesini teşvik eder (Ritzi MM, 2014). Bu bariyer ve savunma mekanizmaları uygun şekilde kurulduktan sonra koksidia, bağırsağın bariyer işlevinin düzgün çalışmadığı durumdaki gibi aynı düzeyde hasara neden olamaz. Pek çok saha araştırması ve bilimsel deneyim, probiyotiklerin etki mekanizmasının Eimeria ookistlerinin etkisini azaltabileceğini doğrulayarak, probiyotik bakterilerin varlığında koksidia sorununun iyileştiğini göstermiştir. Dengeli bir mikrobiyotanın faydalı aktivitesi, performans artışı üzerine tekrarlayan bağırsak hasarını azaltabilir (Patterson JA, 2003).

 

Isı stresi

Küresel ısınma, kelimenin tam anlamıyla kanatlı sürülerinde çevresel ısı stresi sorunlarını beraberinde getirmiştir (Fouad ve diğerleri, 2016). Kanatlıların ısı stresine maruz kalması, endokrin sistemlerinde bozulma (Rozenboim ve diğerleri, 2007), elektrolitik dengesizlik (Teeter et al. , 1985) ve bağışıklık sistemi baskılanmasına (Mashaly ve diğerleri, 2004)neden olur. Bu bozukluklar mikrobiyota eubiozu ve villus morfolojisini etkileyebilir (Burkholder ve ark., 2008).

 

Isı stresine uzun süre maruz kalma, enterik epitel bütünlüğünü etkileyen kortikosteroid salgılanmasını (Sapolsky ve diğerleri, 2000) arttırır. Kortikosteroid salgısı, bakteriyel translokasyonu ve metabolik bozuklukları teşvik eden sıkı bağlantı proteinlerini parçalar. Enterik epitelin bu anatomik yapıları etkilendiğinde fiziksel bariyer daha geçirgen hale gelir. Bu nedenle bakteri ve toksinler gastrointestinal sistemin lümeninden kan dolaşımına geçebilir. Bu fenomen, yem alımında ve sindirim kabiliyetinde azalmaya yol açarak (Zhang ve diğerleri, 2012) performans verimliliğini düşürür (Azad ve diğerleri, 2010).

Sinbiyotikler ve ısı stresi etki kontrolü

Başka herhangi bir stres gibi ısı stresi, böbrek üstü bezi tarafından kortikosteroid salgılanmasını uyarır (Shini ve diğerleri, 200), daha sonra kortikosteroid salgısı, stres göstergeleri olarak kullanılan hetherofil ve lenfosit oranına bağlanır (Gross ve Siegel, 1983). Kortikosteroidinin aşırı salgılanması, sıkı bağlantı proteinlerinin parçalanmasına neden olarak sadece bakteri translokasyonuna değil, aynı zamanda sindirim ve emilim bozukluklarına da yol açar. Sinbiyotikler, kortikosteroid salgılanmasının aşağı regülasyonu yoluyla aşırı çevre ısısının etkisini potansiyel olarak azaltabilir ve yem verimliliğini artırarak ve büyüme oranını iyileştirebilir (Eckert ve diğerleri, 2010), bu da bağırsak bariyerinin güçlenmesine ve bağışıklık tepkisinin olumlu şekilde etkilenmesine neden olur (Ng ve ark. ., 2009).

 

Antibiyotiklerin azaltılması ve antibiyotiksiz beslenme

Antibiyotiksiz besleme (ABF) programları yalnızca bir antibiyotik azaltma veya değiştirme stratejisi değildir. Bu strateji  aynı zamanda biyogüvenlik önlemlerinin güçlendirilmesini, farmasötik bileşenlerin (aşılar, enzimler, asitleştiriciler, fitojenikler ), bağışıklık sistemi kapasitesini artırmak için probiyotikler ve prebiyotiklerin  aşamalı olarak dahil edilmesini kapsar.

Doğru probiyotikler, antibiyotik içermeyen üretim programına dahil edilmek için yararlı bir araç olarak kabul edilir (Gustafson ve Bowen, 1997), bu bilimsel gelişme sadece aşı antijenlerine karşı bağışıklık tepkisini artırmakla kalmaz (Patterson ve Burkholder, 2003), aynı zamanda çevresel koşulların ve bulaşıcı hastalıkların etkisini de azaltır (Willis ve Reid 2008).

Sinbiyotikler, Gram + ve – bakterilere bağlı enfeksiyonun kontrolü için tek başına veya diğer antibiyotik alternatifleriyle kombinasyon halinde çok faydalıdır (Van Coillie ve ark. 2007). Bu alternatifler, sadece patojenik salgınların kontrolünde değil, aynı zamanda doğru yaklaşımla, doğal büyüme destekleyicileri olarak da kullanılırlar. Büyüme destekleyici olarak antibiyotiklere alternatiftirler ve tedavilerde antibiyotik kullanımını azaltırlar (Willis ve Reid 2008 ). Sinbiyotiklerden herhangi birinin bu tür programların bir parçası olup olamayacağını belirlemek için çok önemli bir ipucu; doğru bir teşhis ve sinbiyotik eylem modunun, hayvan performansını etkileyen faktörlerin etkisini azaltmaya katkıda bulunup bulunmayacağını belirlemektir.

Kanatlılar için doğru probiyotik nasıl seçilir?

Piyasada, organizmaların doğasına ve nihai üründeki işleme bağlı olarak kendine özgü avantajları ve dezavantajları olan birkaç probiyotik alternatifi vardır.

Aşağıdakiler dahil, tavuklar için probiyotik seçmek için çeşitli kriterler kullanılabilir:

Ürün bileşimi /suş seçimi *

Belgelenmiş etki şekli *

Stabiliteye karşı etkinlik

Tanımlanmış ve tanımlanmamış kültürler

Sporlanmış ve sporlanmamış olması

* İlk iki kriterle ilgili olarak, alıcılar ne satın aldıklarının ve bilimsel çalışmaların hayvanlar üzerinde etkileri ne ölçüde belgelediğinin farkında olmalıdır.

Sağlıklı bağırsak, güçlü civciv!

PoultryStar® titizlikle seçilmiş probiyotik mikroorganizmalar ve prebiyotik fruktooligosakkaritlerin kombine etkisi yoluyla faydalı bağırsak mikroflorasını destekleyen, kanatlılara özgü, iyi tanımlanmış, çok suşlu bir simbiyotik üründür.

Daha fazla bilgi için

PoultryStar Sol 600gr

 

İlgili Bloglar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir